Çay, doğal olarak florür içerdiği için, diş minesini kuvvetlendirir ve ağızdaki bakterileri kontrol altında tutarak plak oluşumunun azalmasına yardımcı olur. Böylece diş eti hastalıklarına karşı koruma oluşturur. Mineral maddeler nedeniyle diş sağlığı için çay içilmesi çok önemlidir.
Çaya özel teanin maddesi, beynin alfa dalgaları yaymasını teşvik eder. Bu dalgalar, uyuşukluk yapmadan dinlenme özelliğindedir.
Çaydaki kafein, sinir sistemini uyarır, damarların genişlemesini, kan devrinin hızlanmasını sağlar. Çay içenlerde zihin açıklığı olur. Ders çalışırken, kitap okurken verimliliği artırır.
Çaydaki kafeinin kalp ve dolaşım sistemi için hafif bir uyarıcı olabileceği ve böylece damar sertliği olasılığını azaltabileceği düşünülmektedir. Ayrıca, çayın kolesterolü bastırdığına ve kan pıhtılarının oluşmasını engellediğine de inanılmaktadır.
ABD’nin Pennsilvania Eyalet Üniversitesi uzmanları, çayın kalbe yararını kanıtlayan 66 ayrı araştırmayı gözden geçirerek, sonuçlarını tek bir rapor halinde yayınladı. Kalp hastalıkları ve beslenme uzmanı Dr. Penny Kris tarafından yayınlanan yeni raporda, şekersiz ve sütsüz içilen çayın kalori içermediği, anti kanserojen madde açısından ideal bir kaynak olduğu belirtildi.
Çayın bağışıklık sistemini güçlendirdiği, her gün beş fincan siyah çay içenlerin vücudunun hastalıklara karşı dirençli hale geldiği bildirildi. Britanya Bilim Akademisi’nin yayın organı olan dergide yer alan habere göre, ABD’li araştırmacılar, çayın içindeki bazı bakterilerde, tümör hücrelerinde, parazit ve mantarlarda bulunan kimyasallar olduğunu belirledi. Çay içildiğinde bu kimyasallarla karşılaşan insan vücudunun, savunma sistemini geliştirdiği öngörülen araştırmada ileride bir hastalığın parçası olarak aynı kimyasallarla karşılaştığında da direnç gösterdiği belirlendi.